ÖZET
Sayısal teknolojiler ile birlikte ortaya çıkan yenilikler öncesinde soyut modellerin gösterimi fiziksel araçlar aracılığıyla gerçekleşiyordu. Fiziksel modeller zamansal değişmezlik ve kısıtlı bakış açısı sorunları nedeniyle esnek olmayan gösterimler içermektedir. Mekâna yönelik bu mutlak gösterim, kullanıcı açısından mekânda mevcut dinamizmin (değişimin/sürekliliğin) algılanmamasına sebebiyet vermektedir. Fiziksel modellere dair sayısal altyapıların düşünsel evrenlere taşınması bu mutlaklık algısını ortadan kaldırabilecek bir deneyimi ortaya çıkaracaktır. Aynı zamanda bu gelişme kavramsal düzeyde büyük bir dönüşüme neden olacaktır. Bu dönüşüm yeni bir gösterim tekniği olmasının yanı sıra büyük bir kültürel ve kavramsal değişimin de habercisi olabilir. Dijital ikizler, nesnelerin interneti, giyilebilir araçlar ve sensör teknolojisinin gelişimi; düşünsel evrenlerle fiziksel yeryüzünün bütünleşerek iletişim araçlarının yeni gösterim şekillerinin önünü açmasına öncülük etmektedir. Bu gelişmeler ekseninde ortaya çıkan kavramsal değişim ve dönüşüm, mekân deneyiminin yeniden kurgulanmasını ortaya çıkarabilir. Bununla birlikte düşünsel evrenlere taşınan mekânsal modeller ile birlikte, düşünsel (ideal) öznitelik verilerden de bahsedilebilir. Mekân bu haliyle yeni bir kavramsal olgu halini almakta, mekânsal modellerin gösterim ve kurguları yeni kavramsal düzeylerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Çok boyutlu mekânsal modeller ile birlikte sürekliliğe yaklaşabilecek katmanların veri modeli ve altyapısı ise gelecekte düşünsel evrenlerin inşa edilmesine dönük bir diğer tartışma konusudur. Bu çalışma kapsamında durgun mekânsal modellerin, çok boyutlu ve katmanlı değişken modellere dönüşümünde ortaya çıkabilecek kavramsal içerik ve veri yapısına ilişkin teknik arkaplan tartışılmıştır.
Tam metini indirmek için tıklayınız.